top of page

Yusuf FIRAT ‘la Meditasyon – Kendini Tanı


Aşılması Gereken Zihinsel Engellerimiz-26

 

Aşırı duygusallıktan, hassasiyetten kurtulun:

 

Duygu, kişinin ruh halinde biyokimyasal ( içsel ) ve çevresel tesirlerle etkileşimden doğan kompleks psikofizyolojik değişimdir. Bir olay, kimse ya da nesnenin insanın iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, etki, tepki, izlenim halidir. Duygular insanın yaşamında merkezi bir rol oynar. Duygusallık benliğimizin dış dünya ile bütünlüğünü oluşturan unsurlardan biridir. Sahip olduğumuz duygularımız kişisel hayatımızda, davranışlarımız tamamen duygusallığımıza göre şekil alıyorsa ve ruh halimiz bağımlı hale geliyorsa, duygusallığımız bir sorun haline gelebilir. Bu, davranışlarımızı ve günlük yaşantımızda çevremizle olan ilişkilerimizi değiştirebileceği için aşırı duygusallığı bir tehdit olarak algılayabiliriz.
 

İnsan duygusal bir varlıktır. Duygunun olmadığı sadece düşüncenin hakim olduğu yerde insani sıcaklık olamaz. Duygusallık denildiğinde öfke, hüzün, sevinç, kaygı, korku, heyecan, umut gibi duyguların yoğun deneyimlenmesini ve hayata dair kararların verilmesinde duyguların yönlendirmesinde olmayı anlayabiliriz. Mesela bize sevinç verdiği için bir arkadaşımızı aramak isteriz ya da bizi öfkelendirdiğinde bazı insanlardan uzak dururuz. Bu seçimler duygusal seçimlerdir. Duyguların yokluğu bizi soğuk ve boğucu birisi durumuna getirse de duyguların yönetimde olmak da neden-sonuç ilişkisinden kopmak ya da kar-zarar dengesini koruyamamak anlamına gelir. Eğer ki kişinin hayatını duygular yönetmiyorsa, yerinde ve zamanında duygularına kulak verebilen kişi için hayat olumlu etkilenir. Zira hep mantık ve kar-zarar hesabıyla yaşamak insani özelliklerden uzaklaşmaktır. Duyguları yok saymak hayatın tadını almayı engeller. Öte yandan kişinin hayatı duygularla yönetiliyorsa, öfkesi hakim olduğunda başını belaya sokabilir ya da başkalarını kırabilir, sevinci hakim olduğunda sonradan kendisine zarar verebilecek kararların peşinden gidebilir, hüznü hakim olduğunda hayattan kopacak kadar üzüntü yaşayabilir, olumlu olan şeyleri göremeyebilir. Böyle durumlarda alıngan olabilirler. Yanlış seçimler yapabilirler. Başkalarına karşı kırıcı olabilirler.

 

Aşırı duygusal insanlar tanımlanırken en çok kullanılan özelliklerinden bir tanesi, bu insanların duygularını fazlasıyla derinden hissediyor olmalarıdır. Bu tip insanlar duygularını daha derin bir seviyeye taşıma eğilimindedirler.
Fazlasıyla hassas olan insanlar, karşılaşılan bir duruma, diğer insanlardan daha fazla ve duygusal tepki gösterirler. Örneğin, eğer bir arkadaşının sorunları varsa, hassas olan insan arkadaşı ile empati kurabilir ve onu daha çok anlayabilir. Böylelikle, arkadaşının problemleri için kaygı belirtisi göstererek, aslında oldukça fazla duygusal tepki vermiş olur.

 

Yaşanılan toplum kültürüne de bağlı olarak, aşırı duygusallık bir güçsüzlük belirtisi olarak algılanabilir ve bu nedenle negatif bir anlam taşıyabilir.
 

Fazlasıyla hassas olan insanlar genellikle kalabalık organizasyon ve toplantılardan uzak dururlar. Herkesin kendilerini izlediği hissine kapılarak endişe duyarlar.
 

Aşırı duygusal olan insanlar, bir karar alınması gerektiÄŸinde, bu kararın arka planında bulunan detayları ve altyazıları da incelerler. Bu nedenle, bu tip insanlar bir konu hakkında karar vermesi oldukça zorlaşır. Aşırı hassas olan insanların karar vermek için daha fazla zamana ihtiyaç duyduÄŸu gözlemlenmiÅŸtir çünkü bu tip insanlar aldıkları karar sonrasında ortaya çıkabilecek her ihtimali deÄŸerlendirmeye çalışır. 
 

Fazlasıyla hassas olan kişiler yanlış bir karar aldıklarında yaşadıkları pişmanlık duygusu çok fazladır çünkü onların duygusal tepkiselliği çok daha yüksektir.
 

Aşırı duygusal insanlar aşırı detaycıdırlar. Kendilerini güvende hissetmezler. GeçmiÅŸte yaÅŸadıkları olayların etkisinden kurtulmakta zorlanırlar. Sabırsızdırlar ve her ÅŸeyin bir an önce olmasını isterler. Aşırı duygusal insanlarda çocuksu özellikler belirgindir. Yakın iliÅŸkide oldukları kiÅŸilerin duygularından kolayca etkilenirler. 
 

Aşırı duygusallık kontrol edilemez boyutlara ulaşmaya başlamışsa, hayatımızın akışını ve kararlarımızı etkiliyorsa, bu duygularımızı kontrol altına almalıyız. Aşırı duygusallığımız bizi hatalara sürüklüyorsa hassasiyetimizi dengeleme yoluna gitmeliyiz.
 

Öncelikle aşırı duygularımızın neler olduğunu keşfetmeliyiz. Bu sayede nasıl bir duygu ya da düşünce ile mücadele ettiğimizi, nasıl ortaya çıktıklarını ve ilerleyen adımlarda onlara karşı neler yapabileceğimizi belirleyebiliriz. Tespit ettiğimiz duygulara yönelik düşünceleri derinlemesine inceleyerek, duygusal dengeyi yakalamaya çalışmalıyız.

 

Aşırı duygusallık sorunu olan bir bakış açısına sahip olmak günlük hayatımızın şekillenmesinde önemli rol oynadığı için, kişi zamanının büyük çoğunluğunu bu olayların kendisinde yarattığı sorunları çözmek için harcar. Bunun sonucu olarak hayatımızda farklı eylemler ve deneyimler yaşamak istersek zihinsel, fiziksel ve zaman olarak sorunlar yaşayabiliriz.

 

Aşırı duygusallık sorunundan kurtulmak için kendimizi iyi tanımalı, sınırlarımızı test etmiş ve ölçmüş olmalıyız. Kendimizi keşfetmenin en güzel ve en önemli yollarından birisi de Meditasyon yapmaktır.

 

Bir insanın kendi kendine verebileceği en güzel hediye MEDİTASYON dur.

 

21 Ekim 2017
 

Yusuf FIRAT

bottom of page