top of page

Yusuf FIRAT ‘la Meditasyon – Kendini Tanı


Aşılması Gereken Zihinsel Engellerimiz-18

 

Olayları kişiselleştirmekten vazgeçin:
 

Kişiselleştirme, aslında öyle olmamasına rağmen bir olaydan tamamen kendimizi sorumlu tutmamız, dış etmenlerin payını ve kontrol gücünü hiçe sayarak sadece kendimizi suçlamamız anlamına gelmektedir. Sıkıntıda olan kişiler sıklıkla kendi kendilerine ve kendi ruhsal acılarına aşırı odaklanırlar. Bu nedenle olumsuz bir olay veya durum ortaya çıktığında reddedildikleri ve suçlandıkları şeklinde, kendileriyle ilgili olduğunu düşünme eğilimindedirler. Yakından gözden geçirildiğinde olumsuz olayın şahsi olarak kişiyle çok az ya da hiç ilgili olmadığı, fakat olanların sanki kendisine yönelikmiş gibi tepki verdikleri görülür. Kişiselleştirme düşünce hatası kişinin, kendisiyle ilgili olmayan veya çok az ilgili olan bir olayı, kendisiyle bağlantılı görmesi ve olayın olumsuz sonuçlarından kendisini sorumlu tutmasıdır. Kişiselleştirme, suçluluk, utanç ve yetersizlik duygularına yol açmaktadır. Kişiselleştirmenin diğer bir yönü de problemi başka kişilerin davranışları üzerinden anlamlandırmaktır. “ Evliliğim berbat, çünkü kocam çekilmez biri” cümlesini kullanan bir kadın, problemi kocası üzerinden kişiselleştirmektedir. Başkaları üzerinden yapılan kişiselleştirmede, karşıdaki kişiyi suçlama ve kendi davranışlarına yönelik iç görüden yoksun olma yaygın bir davranıştır. Bu tür düşünce sistematiğine sahip biri iseniz kızgınlık, üzüntü gibi duygularınız ağır basacak, hem de ruh sağlığınızı zedelemiş olacaksınız. Duygusal olan kişilerde ise bu durum çok yoğun yaşanabilmekte, çünkü zor durumlar daha negatif duygulara yol açabilmektedir. Bu tür bir yapıdaysanız, ilişkilerinizi zedeleme eğiliminde olmanız yüksek oranda muhtemeldir.
 

Karşınızdaki kişinin asıl niyetini anlamamak, bir ilişkiyi bozmanın en iyi yoludur. Bu durumda; düşünmek, doğru şekilde cevap vermek yerine, iğneleyici davranarak ya da savunmaya geçerek, surat asarak ya da gönül koyarak tepki gösteririz. Bu tür tepkiler sadece endişeleri artırarak çıkış yollarını kapatır. Her olayı, davranışı kişisel algılamak ve almak, tüm hayatımızı etkiler, bu durum kişinin tüm algı, anlama, düşünme, karar verme mekanizmalarını zorlamaya başlar. Olayların, davranışların ve eleştirilerin kişiselleştirilmesi, kişinin tüm alanlarını, görüş alanını, düşünce alanını, algı alanını ve muhakeme alanını daraltır; öfke ve alınganlık alanını genişletir. Kişiselleştirme, kişiyi olumsuz taraflarını görmeye yönlendirir. Bunun sonucunda; kişi galip gelme, kazanma duygusu içinde bir rekabet havası oluşturur. Erdemli davranışlardan yoksunluğu ölçüsünde de kazanma için her yolu dener. Kişinin öfke ve kızgınlığı artar, stres düzeyi yükselir. Tüm düşünce ve davranışları, bunlar üzerinden sağlıksız olarak şekillenir. Kontrolsüz şekilde ilerler. Kontrol altına alınamayan bu davranışlar, tahrip edici düşünce ve eylemlerin başlangıcı olur.
 

Olayları kişiselleştirmenin olumsuzluklarından sakınmak için,
 

- Karşımızdaki insanı önyargılarımıza kapılmadan dinlemeliyiz
 

- Karşımızdaki insanın nelerden etkilendiğini anlamaya çalışmalıyız
 

- Karşımızdaki insanın geçmişte bize olan davranışlarını gözden geçirmeliyiz
 

- Karşımızdaki insanın asıl niyetini anlamaya çalışmalıyız
 

- Karşımızdaki insanı düşman olarak görmemeliyiz.
 

Olayları kişiselleştirme eğilimindeyseniz, duygularınız öfke ya da üzüntü içinde olduğu durumlarda konuya farklı bir açıdan bakıp bakamayacağınızı gözden geçirin. Elbette her öfke ya da üzüntü durumu haksız olduğunuz ve durumu kötü algıladığınız anlamına da gelmez. Bazı olaylar ve durumlar saygısızca ve kişiye saldırır nitelikte de olabilir. Bu durumlar da çevresel faktörlerin sağlıksız olduğunu ve kendinizi o ortamdan ya da durumdan çıkartmak için neler yapmanız gerektiğini düşünmeniz yerinde olur.
 

Akıllı ve akılcı bir insan olayları, davranışları ve eleştirileri, ciddi olarak ele almayı öğrenmeli, bu konularla ilgili olarak bilgi eksikliği varsa bunları tamamlamalıdır. Öfke ve stresin oluşturacağı olumsuzlukların önüne geçerek, olaylara daha iyi odaklanma, analiz etme ve değerlendirme imkanı bulabilirler. Bunun sonucunda karşımızdaki insanlara yapıcı ve uzlaştırıcı çözümler sunabiliriz. Karşımıza çıkan olayları, davranışları ciddiye almak, durumu kontrol altına almamıza ve çözmemize imkân sağlar. 
 

Olayları kişiselleştirme sorunu olan bir bakış açısına sahip olmak günlük hayatımızın şekillenmesinde önemli rol oynadığı için, kişi zamanının büyük çoğunluğunu bu olayların kendisinde yarattığı sorunları çözmek için harcar. Bunun sonucu olarak hayatımızda farklı eylemler ve deneyimler yaşamak istersek zihinsel, fiziksel ve zaman olarak sorunlar yaşayabiliriz.

Olayları kişiselleştirme sorunundan kurtulmak için kendimizi iyi tanımalı, sınırlarımızı test etmiş ve ölçmüş olmalıyız. Kendimizi keşfetmenin en güzel ve en önemli yollarından birisi de Meditasyon yapmaktır.

 

Bir insanın kendi kendine verebileceği en güzel hediye MEDİTASYON dur.

 

13 Ekim 2017


Yusuf FIRAT

bottom of page