AyNa Astroloji
Yusuf FIRAT ‘la Meditasyon – Kendini Tanı
Aşılması Gereken Zihinsel Engellerimiz-38
Elem ve keder duygularınızı kontrol altına alın:
Elem ve keder, önlemez doğal olayların yarattığı kişiye göre nedenleri, etkisi, süresi farklı olan, içten ve dıştan olan uyaranların etkisiyle meydana gelen, üzüntü, acı, mutsuzluk hissi yaratan psikolojik durumdur. Acı, keder, üzüntü şeklinde de ifade edilir. İnsanlar, yaşamları boyunca pek çok kötü olayla karşılaşırlar. Hastalık, sakat kalmak, işsizlik, fakirlik, iflas etmek, evlenememek, evlilikte geçimsizlik, çocuk sahibi olamamak, eş veya çocuğun kötü huyları, aldatılmak, terk edilmek, boşanmak, dul kalmak, sevilen kişilerin ölümü, eleştirilmek, başarısızlık, doğal afetler gibi olaylar sonucunda elem, keder yaşamak mümkündür. Elem ve kederin ortaya çıkması kişiye göre değişen sebeplerden kaynaklanır. Bazen basit bir olay üzüntü kaynağı olurken, bazılarında eski bir olay üzüntü sebebi olabilir. Bu uyarıcının dozu ile kişinin bu uyarıcıya verdiği cevabın büyüklüğüne göre, elem ve keder hissedilebilir. Meydana gelen uyarıcının kişide elem, keder ya da depresyon oluşturması, kişinin o uyarıcıya verdiği tepkiye bağlıdır.
Genellikle üzüntü içinde olan kişiler kimseyi incitmeyen, iyiliksever, herkesi memnun etmeye çalışan, aşırı duyarlı, mesuliyet sahibi, titiz, yakınlarına çok bağlı, mükemmeli arayan, çabuk etkilenen, öfkesini dışa vurmayan kişiler olarak görülür. Herhangi bir travma sonrası yaşanan elem, keder ve üzüntüden kaynaklı olarak, kişiler genellikle yaşanılan travmayı zihinlerinde tekrar tekrar yaşarlar. Olayla ilgili olarak kabuslar görmek, geçmiş olayları hatırlamak ve gün içerisinde zihne gelen kontrol edilemeyen ve durdurulamayan düşüncelerle uğraşmak zorunda kalırlar. Olayları unutmak için olayla ilgili kötü anılardan kaçınmaya çalışırlar. Konuyla ilgili olarak konuşmamak için kaçınma davranışları gösterirler. Olayla bağlantılı olan aktivitelerden, yerlerden ve kişilerden uzak durmaya çalışırlar. İnsanlardan uzak dururlar ve duyguları göstermekte zorlanırlar. Sosyal aktivitelere katılma isteklerini kaybederler. Gittikçe içlerine kapanırlar. Yaşanılan olayı hatırladıklarında fiziksel olarak değişim gösterirler. Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, konuşma bozuklukları, isteksizlik, uyku problemleri ve öfke kontrol bozukları gösterebilirler.
Elem ve keder yaşayan insanların psikolojisindeki değişim beş evre halinde gerçekleşir. Birinci evre inkar etme evresi, sorunu veya gerçekliği görmezden gelmek, inkar etmek, kendi kendimize ben iyiyim, bir problem yok veya bana bir şey olmaz diyerek olayları kabul etmemeye çalışırız. İkinci evre kızgınlık/öfke evresi, duruma, başımıza gelene kızıyoruz, giderek de öfkeleniyoruz. Neden ben? Bu haksızlık. Bu nasıl benim başıma gelir? diyoruz. Üçüncü evre pazarlık evresinde durumu kabullenilebilir, kendimizce dayanılabilir, katlanılabilir bir doza, düzeye çekmeye çalışıyoruz. Neyi feda edebilirim acaba? Diyerek en az kayıpla problemi geçiştirmeye çalışıyoruz. Dördüncü evre depresyon evresinde hüzünlenmeye başlıyoruz, problem için ve hatta hayat için, hiçbir şey yapmanın gereği yok noktasına geliyoruz. Beşinci ve son evre olan kabullenme evresinde, artık durumu kabullenmeye, sindirmeye ve bundan sonrası için ne yapabilirim sorusuna cevap aramaya, mücadele yolları bulmaya, çözüm için gayret göstermeye başlıyoruz.
Bir olayın travmatik etki yaratması tamamiyle kişinin, bu olayı algılayış biçimine ve bu olayın hayatını, duygularını ve düşüncelerini ne kadar olumsuz etkilediğine bağlıdır. Bu anlamda yaşanan travma kişisel bir deneyimdir ve her birey her olayı farklı değerlendirir. Olaylar kişileri farklı şekilde etkileyebilir. Aynı olumsuz deneyimleri yaşamış kişilerin bazıları için bu travma yaratabilirken, bazıları için yaratmayabilir. Bu nedenle yaşanan bir olayın travmatik olup olmadığını ortaya çıkarmaktan ziyade bu olayın kişiyi duygusal anlamda nasıl etkilediğine bakmamız gerekmektedir. Genel olarak, psikolojik travma oldukça stres yaratan durumlardır. Kişinin güvende olma duygusunu zedeler, kişide çaresizlik, yalnızlık ve tehlikeli bir dünyada her an zarar görebileceği hissi uyandırır.
Elem ve keder içince olan kişiler için, fiziksel ve duygusal olarak güvenli ortamlar yaratmak ve güvende olduklarını hissettirmek önemlidir. Yaptıkları seçimlerde yardımcı olmak ve desteklemek gereklidir. Yaşadıkları üzüntü verici olayı açmaları ve paylaşmaları konusunda ısrar etmemek, olayları tekrar tekrar gündeme getirmemek ve sabırlı olmak önemlidir. Limitleri ve sınırları belirlemek, bu sınırlara uymaya çalışmakta gereklidir. Kendilerini rahat ve huzurlu hissedecekleri ortam yaratmak ve bunu sürdürmek yaşanabilecek olumsuz olaylarının önüne geçilmesi için çok önemlidir.
Elem ve kederli olma sorunu olan bir bakış açısına sahip olmak günlük hayatımızın şekillenmesinde önemli rol oynadığı için, kişi zamanının büyük çoğunluğunu bu olayların kendisinde yarattığı sorunları çözmek için harcar. Bunun sonucu olarak hayatımızda farklı eylemler ve deneyimler yaşamak istersek zihinsel, fiziksel ve zaman olarak sorunlar yaşayabiliriz.
Elem ve kederli olma sorunundan kurtulmak için kendimizi iyi tanımalı, sınırlarımızı test etmiş ve ölçmüş olmalıyız. Kendimizi keşfetmenin en güzel ve en önemli yollarından birisi de Meditasyon yapmaktır.
Bir insanın kendi kendine verebileceği en güzel hediye MEDİTASYON dur.
11 Kasım 2017
Yusuf FIRAT