AyNa Astroloji
Yusuf FIRAT ‘la Meditasyon – Kendini Tanı
İnsan Olmayı Kabul ETMİYORUM……………………….
Son zamanlarda herkesin ağzında “önce insan ol”, “insan değilsin”, “adam ol”, ”adamın dibisin” gibi bir jargon türemiş gidiyor. Ağzından çıkanın anlamını bilmeden, birde ahkam kesmeler, sanırsın ki insanlık denilen kavram en mükemmel kavramdır, ya da adamlık kelimesi ulaşılabilecek en üst seviyeymiş de bizim haberimiz yokmuş.
Cevap veriyorum İnsan olmayı, adam olmayı kabul etmiyorum. Bana bu şekilde hitap etmelerini hakaret olarak görüyorum. Ne tarih, ne sosyoloji, ne psikoloji, ne mantık, ne biyoloji bilmeden kendilerince insanlık, adamlık diye bir kavram uydurmuşlar bununla gurur duyup övünmeye kalkıyorlar. Kısa bir insanlık tarihinden bahsetmek istiyorum.
Yıl M.Ö. 6,5 Milyon:
Günümüzden 6,5 milyon önce çağdaş insanın ve diğer insansı maymunların ilk ortak atası kabul edilen iki ayak üzerinde doğrulabilen ve gözleri ileri bakan canlının yeryüzünde görülmeye başladığı zamandır. Bu canlının ağaçlardan inip ayakta durmaya başlamasının nedeninin iklim değişikliğine bağlı kuraklık, yiyecek kıtlığı ve göç etme zorunluluğu olabileceği düşünülmektedir.
İnsansı canlılar başlangıçta ağaçlarda yaşayan, yerdeki yırtıcı hayvanlardan korkan, tırsak, ezik ve besin zincirinde alt kademede bulunan, yırtıcılar için besin kaynağı olmaktan başka bir anlam taşımayan bir canlıdır. Günümüzde bizimle birlikte varlığını sürdüren Şempanzeler ve Bonobolarla ( cüce şempanzeler) insan DNA’sının %98,4’ü tamamen aynıdır. Bu canlılarla hemen hemen aynı sayılırız. Şimdi gözünüzde bu canlıların nasıl yaşadığını, hayvanlar aleminde nasıl bir yerlerinin olduğunu, bir aslan, bir kaplan gördükleri zaman nasıl korkup kaçtıklarını ve bu yırtıcılar için sadece besin kaynağı olmaktan başka bir şey olmadıklarını gözlerinizde canlandırın.
Yıl M.Ö 3,5 Milyon:
Yaklaşık 3,5milyon yıl önce insanı oluşturmaya başlayan organik evrim bilimsel adı olan “Antopogenesis” başlamıştır. Bizim için hala değişen bir şey yoktur. Hala ezik, korkak, tırsak ve başka canlılar için kurban olmaktan başka bir şey değiliz.
Yıl M.Ö.1,8 Milyon: HOMO ERECTUS
Bundan yaklaşık 1,8 milyon önce dik duran Homo erectus türü ortaya çıkmıştır. Bir bataklığa yüzüstü düşmüş halde bulunan “Turkana boy” ismi verilen Homo erectus iskeleti, günümüze kadar neredeyse tam olarak ulaştığı için Homo erectuslara dair birçok bilgiye ulaşılmasını sağlamıştır. Bulgular Homo erectus’un oldukça iri olduğunu, avcılıkla veya LEŞ yiyicilikle geçindiğini göstermektedir. Yani biraz, biraz insan olmaya başladığımız zamandaki halimiz, herhangi bir anlamı olmayan kuytuda köşede saklanan ve leş dahil olmak üzere ne bulursa onu yiyen bir canlı. Bugün bu şekilde yaşayan canlılara bir bakalım çakallar, sırtlanlar, akbabalar gibi öyle ahım şahım bir özellikleri olmayan doğada çöpçülük ve pislikleri temizlemekle görevlendirilen canlılar.
Yıl M.Ö. 300-250 Bin: HOMO NEANDERTHALENSİS
Günümüzden yaklaşık 300 bin yıl önce Homo neanderthalensis ortaya çıkmıştır. Neandertalin kemik ve iskelet yapısı günümüz insanından oldukça farklıdır. Neandertal insanın çene kemiğindeki mandibular kemik kanalının tipik yapısı ayırt edici bir temel özelliktir. Neandertalın fosillerinde yapılan çalışmalar parmaklarının kalın hantal olduğunu göstermektedir. Bu çağdaş insan kadar ince el işleri yapamadığının kanıtıdır. Neandertalın soyu yaklaşık 30.000 bin yıl önce tükenmiştir. Bazı teorilere göre daha zeki ve daha yetenekli olan Homo Spaiens tarafından yok edilmiştir. Görüldüğü üzere Neandertal insanlar da öyle ahım şahım bir özelliği olmayan mağaralarda toplu olarak yaşayan, korkan, saklanan, kendisinden güçsüz canlıları avlayarak ve topladıkları meyve gibi yiyeceklerle hayatlarını idame ettiren canlılardır. Varoluştan bu yana geçen zamanda hala her şeyden korkan, saklanan, ne bulursa onunla idare eden bir canlıdır insan.
Yıl M.Ö. 200 Bin: HOMO SAPİENS SAPİENS
Yaklaşık 200 bin yıl önce Afrika’da ortaya çıkmış ve modern davranışlarına 50 bin yıl önce kavuşmuştur. İnsan taksonomik adıyla Homo Sapiens ( latince “akıllı insan” veya “bilen insan”), primatlar takımının büyük insansı maymunlar familyasının Homo cinsinde bulunan tek canlı türü. Homo Sapiens (insan) türünün üçlü isimlendirilmiş alt türlerinden birisi, modern insan. Homo Sapiens soyu tükenmemiş tek alt türdür. Yani bugünkü yaşayan insanlar.
Yaklaşık 50 bin yıl önceye kadar değişen bir şey hala yok, yine saklanan, korkan, ne bulursa onunla idare eden sürüler halinde yaşayan bir canlıdır insan. Doğada var olan her şey hatta ve hatta doğanın kendisi bile bize düşmandır. Bu şartlar altında varlığını sürdürmek için korkman, saklanman, gücünün yetmediği zamanlarda sinen, ama toplu halde olduğunda ve gücü yettiğinde zalim ve acımasız bir canlıdır. Bizim doğal yapımız bir aslan veya kaplan gibi yırtıcı, besin zincirinin en üst basamağında olmadığından, bizler korkak ve kaçmaya meyilli olarak yaratılmışız.
Yıl M.Ö 70 Bin: KONUŞAN İNSAN
Yaklaşık 70 bin yıl önce modern insan konuşma beceresi kazanmaya başlıyor. Kendi aralarında iletişim, tecrübelerin aktarılması ve düşüncelerin paylaşılmasıyla toplumsal kolektif bilinç oluşmaya başlıyor. Ateşin kullanılmaya başlanması ile yemeklerin kolay sindirilmesi, ateş ile hayvanları korkutarak mağaraları sahiplenmek ve kullanmak hayatı kolaylaştırmıştı.
Yıl M.Ö 50 Bin: KURBANIN CELLAT OLMASI
Bundan yaklaşık 50 bin yıl önce Homo Sapiens günümüz insanın davranışlarını sergilemeye başlıyor.
Kurbanın Cellat Olması: Her türlü baskı, aşağılama, tehdit ve şiddet mağduru olan kişinin kurban olma pozisyonundan kurtulup, kendisine yapılan eziyetlerden daha fazla eziyet yapması ve intikam alması demektir.
Artık sıra insanındır. Çünkü beynini kullanarak tuzaklar hazırlama, yalan söyleme, ihanet, hakkı olmamasına rağmen her şeyi sahiplenme, keyfi için öldürebilmeyi öğrenmiş ve bunları kullanmaya başlamıştır. Doğada kendisini korkutan, kendisine rakip olabilecek hangi canlı varsa birinci hedef olarak, onları yok etmeye başlamıştır. Sadece kendisi için, hiçbir şeyi düşünmeden, önemsemeden ve sonuçlarına aldırmadan birçok türün soyunun yok olmasına sebep olmuştur. Doğadaki canlılarla işi bitince bu seferde kendi içinde bir mücadele başlamıştır.
Yıl M.Ö 5 Bin: Ortadoğu Sümer – Babil – Asur
Sümerler ve yazının bulunuşu bizim kültürel evrimimiz için en önemli buluştur. Çünkü yazılı kaynak geçmişin tüm kültürel, tarihsel ve bilimsel verilerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamıştır. Tüm bunlar olurken kısaca bu dönem için Asurluların yaşantılarından bir kesit aktaracağım. Hareketli, güçlü, aynı zamanda da acımasız ve kan dökücü bir halk olan Asurlular, korkunç savaşlarla büyük zaferler kazandılar. Ayrıca, gerçek bir süvari sınıfı da tarihte ilk olarak Asur ordusunda kurulmuştur. Ne var ki bu yırtıcı insanlar, kazandıkları her zaferin ardından, ele geçirdikleri savaş tutsaklarına büyük işkenceler yapıyor, işgal ettikleri ülkelerdeki insanları ya öldürüyor ya da sürüyor, ülkeyi sistemli biçimde yakıp yıkıyorlardı.
Bu insanlar neden bu hareketi yapıyordu. Çünkü bizler yaratılış olarak korkak, sinik, entrikacı bir tür olduğumuz için başımıza bir şey gelmesin diye, yılanın başı güçsüzken kesilir diyerek, kendimize rakip oluşturmadan kurtulmak için soykırım yapıyoruz.
Yıl M.Ö 3 Bin: Antik Mısır:
Piramitleri yaptıkları söylenen ama bunun için kesin kanıtları bulunamayan imparatorluk. Büyük bir imparatorluk ve kölelik normal bir yaşam tarzı olarak kabul görüyor. İnsanın, bir başka insanın sahibi olması, onu istediği gibi kullanması, alması, satması ve nihayetinde yaşamını alabilme hakkının olması normal karşılanmaktadır. Aynı zamanda Anadolu da, Amerika kıtasında, Avrupa da her yerde kölelik normal bir davranış biçimi olarak kabul görmektedir.
Yıl M.Ö 1.300:
Musa peygamber olarak oldu. Halkını mısırdan çıkararak Filistin’e götürmüştür. İlk semavi din ortaya çıkmış insanlığa yeni kurallar getirilmiştir. Ne yazık ki aradan 3 bin yıl geçmesine rağmen insanlık bu kurallara bir türlü uyum gösterememiş ya da göstermek istememiştir. Bunun nedeni yaratılışımızdan gelen korkak, hileci, sahtekar düşüncelerimiz ve kişisel çıkarlarımız olmuştur.
Yıl M.S. 1:
İsa peygamber doğmuş ve 2. Semavi din yeryüzüne inmiştir. Sonuç yine aynı olmuştur.
Yıl M.S. 632:
Son peygamber ve son semavi din gelmiş ve sonuçlar değişmemiştir.
Sanırım insanlar dini kendi çıkarları için kullanmanın yolunu çok çabuk buldular. Amaç kitaplarda yazılı olan kurallara uymak iken, insanlar zaman içinde kullanım şeklinde değişikliğe gitmiştir. Yine insan olarak doğuştan gelen sahtekar, düzenbaz, korkak, sinsi duyguları gereği kurallara uymak yerine kuralları çiğneyip sonra af dilemek daha kolay gelmiştir. Hırsızlık yap sonra günahının affedilmesi için dua et, güzel bir yöntem olmuştur ve tüm insanlar içinde kabul görmüştür.
Yıl M.S 1.000:
Çin de barut icat edildi. Yeni bir çağ başladı insanlar için, çünkü daha çok öldürebilmek, yok edebilmek için yeni ve güçlü bir malzeme yaratılmıştır. Hala kölelik devam etmek ve her şey doğal olarak kabul edilmektedir.
Yıl M.S. 1.200:
Avrupa da engizisyon mahkemeleri kurulmuştur. Engizisyon mahkemeleri, kilisenin öğretilerine karşı çıkanları çeşitli işkencelerle korkutularak engellenmeye çalışılmasıdır. Çok ağır cezalar verilir ve acımasızca akla hayale gelmeyecek işkenceler uygulanırdı. Hatta suçlu bulunan kişi ölmüşse mezarından çıkarılarak işkence edilebileceğine inanılırdı. Nasıl bir hastalıklı zihin böyle şeyler yapar ve bunları da kutsal bir amaç için yaptığını söyler inanamıyorum. Bu arada tüm dünyada kölelik normal ve kabul gören bir davranıştır.
Yıl M.S 1492:
Amerika kıtasının modern tarihte Kristof Kolomb tarafından keşfedilmesidir. Yine herkesin bileceği gibi bir ırkın neredeyse yok edilişine, soyulmasına, köleleştirilmesine neden olmuştur. Amerika kıtası keşfedildiğinde İnka nüfusu 9-14 milyon arasında bulunduğu tahmin edilmektedir. Nüfusun büyük çoğunluğu öldürülmüş, hazineleri soyulmuş ve Avrupa gönderilmiştir.
Yıl M.S. 1886:
Amerika’nın keşfedilmesinden 1886 yılına kadar Amerika birleşik devletlerinde yaşayan Kızılderili katliamında yaklaşık 70 milyon insan öldürülmüş ve Kızılderili insanlar yemesin aç kalsınlar diye de yaklaşık 65 milyon bizon da bilerek öldürülmüştür.
Yıl M.S.1945:
Bilimsel ilerlemenin en uç noktalarından birisini yaşadığımız bu tarihte 2 adet atom bombası ile Hiroşima da 140 bin, Nagazaki de 74 bin kişi öldü. Ayrıca 2. Dünya savaşından 50 milyon kişi direkt olarak etkilendi.
Yıl M.S. 2017:
Yapılan araştırmalar sonucunda kıta Avrupa’sında yaklaşık 40 milyon kişi hala köle olarak kullanılmaktır.
Sonuç olarak yukarıdaki örneklere binlerce madde ve olay eklemek mümkündür. İnsanlık tarihi boyunca hayvanları, doğayı, kendi cinsini yok etmek için uğraşan acımasız, düşüncesiz ve mantıksız bir tür görmekteyim. Bu şiddet, zalimlik, acımasızlık, kötülük insanlık kavramının içindeki en büyük parçadır. Ben bu yapılanların hiçbirini kabul etmiyorum ve etmeyeceğim. Dolayısıyla bana “insan ol”,” Adam ol” dediklerinde bu tarihi geçmişten sonra hakaret olarak algılıyorum. Ben insan ya da adam olmak istemiyorum.
Ben doğaya, hayvanlara, çevreye ve insanlara zararı dokunmayan, kendisine bahşedilmiş en kıymetli hazinesi olan aklı ile kendinden daha güçsüz ve yardımına ihtiyacı olan herkesi ve her şeyi koruyan, varlığıyla yaşamının en büyük destekçisi olan bir canlı olmak istiyorum.
Bir insanın kendi kendine verebileceği en güzel hediye MEDİTASYON dur.
23 10 2017
Yusuf FIRAT