top of page

YUSUF FIRAT'LA MEDİTASYON

 

İnsanların İhtiyaçlar Piramidi -2


Kişilerin ihtiyaçlarının değişimi evlilikleri nasıl etkiler?


Evlilik iki insanın hayatlarını birleştirmesi, bir ömür birlikte yaşama isteğiyle alınan karardır. Bizim gibi gelişmekte olan ve az gelişmiş olan ülkelerde evlilik çok önemsenen bir olgudur. Evliliğin doğasını biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar oluşturur. Eşleşme biyolojiktir; kadın ve erkeğin birbirine cinsel istek duyması içgüdüseldir ve insan soyunun devamı için gereklidir. Yani evlilik öncelikler insanın biyolojik ihtiyacıdır. Eşleşme biyolojik olsa da, evlilik kültürel bir olgudur. Kültürler, kadın ve erkek arasındaki içgüdüsel çekimi kurum haline getirir. Sosyal bir kurum olan evlilik iki tarafın karşılıklı uzlaşmasına dayanır. Kişilerin duygusal isteklerinin ( sevgi-saygı-güven-takdir-hoşgörü vs.) karşılanması, psikolojik ihtiyaçların giderilmesini sağlar. Evlilikte beklenen ve amaçlanan hedef, birlikte yaşamak ve kişilerin ihtiyaçlarını birlikte gidermektir. Bu hedeflere ulaşmak sanıldığı kadar kolay değildir. Farklı ortamlarda yetişmiş iki insanın düşünce kalıpların farklı olması, olaylar karşısında da farklı tepkiler vermesine neden olur. Eşlerin dünyaya, hayata, kültürel değerlere, inanca, aileye yönelik konulara bakış açıları farklılık gösterdikçe, evlilikten beklentileri de farklılaşır ve ortak amaçlarda buluşmak zorlaşır.


Evlilikler de eşlerin zaman içinde ihtiyaçlarının farklılıkları sorunların oluşmasının en önemli nedenlerinden biridir. Evlenmeye karar verdiğiniz kişiyle şu anki kişi arasında zaman içerisinde farklılıklar oluşacaktır. Kişilerin kariyer sosyal hayat, ekonomik durumları, sağlıklarında ki değişimler kişilerin ihtiyaç önceliklerini de değiştirecektir. Eşlerin hayat görüşlerinde oluşan bu değişimler, karşılıklı iletişimde sorunların doğmasına ve evlilik kurumunun zayıflamasına sebep olur. Birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılayamayan, gittikçe birbirlerinden uzaklaşan, uzun zamandan beri devam eden alışkanlıkla süren içi boş bir birliktelik haline gelir. Zaman içinde sorunlu bir yapıya dönen evliliklerin sürdürülmesinde bazı nedenler zorlayıcıdır. Sosyal yapı, inanç, kültürel bakış açısı, eğitim seviyesi, ve en önemlisi kadının kendi hayatını sürdürmekte ekonomik olarak zorlanmasıdır. Genel olarak kadınlar evliliklerde ihtiyaçlar piramidinde en alt seviyededir. Ayrıca kadınların biyolojik olarak üstlenmek zorunda oldukları, neslin sürdürülmesi için çocuk doğurmak, bakmak ve büyütmek gibi inanılmaz bir yük taşıması, öncelik sırasında da farklılık oluşmasına ve eşlerin kendilerine ayırdıkları zamanı da değiştirmektedir. Toplumun zorlamaları ve dayatmaları sonucunda, bireyler doğduklarından itibaren kendilerine çizilmiş rolü oynamaya çalışıyorlar. Hayatlarının sonuna kadar istek, arzu ve mutluluk olarak en azla yetinmek zorunda kalıyorlar.


Bir gün teknolojik gelişmişlik düzeyimiz, kadınların fiziksel olarak çocuk doğurmak zorunda olmadıkları bir seviyeye gelirse; o zaman kendilerini çok net olarak ifade edebilirler. Yani biyolojik, psikolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel bağımsızlıkları olduğunda, kişilerin eşit ve adil yaşama standartlarına ulaştıklarında, evlilik ve birliktelik insanlara daha çok zevk, mutluluk ve huzur vereceğine inanıyorum.


Bir insanın kendi kendine verebileceği en güzel hediye MEDİTASYON dur.

 

1 Ekim 2017


Yusuf FIRAT

bottom of page